Ana Sayfa / Haber / PAÜ HASTANESİNDE GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ HİZMETLERİ TÜM HIZIYLA DEVAM EDİYOR

PAÜ HASTANESİNDE GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ HİZMETLERİ TÜM HIZIYLA DEVAM EDİYOR

PAÜ HASTANESİNDE GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ HİZMETLERİ TÜM HIZIYLA DEVAM EDİYOR

            PAÜ Hastaneleri Girişimsel Radyoloji konusunda hastalarına son teknoloji tedavileri uygulayarak hizmetlerine devam etmektedir. Radyoloji AD. Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muhammet Arslan Girişimsel Radyoloji işlemlerini ve tedavi şekillerini açıkladı.

Girişimsel Radyoloji Nedir? Hangi Hastalıkların Tedavisinde Kullanılır?

Girişimsel radyoloji, tıbbın hızla ilerleyen bir dalı olup, radyolojinin tedavi edici bölümüdür.

Girişimsel radyologlar, görüntüleme kılavuzluğunda minimal invaziv yöntemlerle perkütan (ciltten girilerek) tedaviler yaparak diğer klinik branşlara birçok konuda yardımcı olmaktadırlar. Temelleri 60’lı yıllara dayanan girişimsel radyolojik tedavilerde, işlemlerin çeşitliliği, karmaşıklığı ve derinliği son zamanlarda çok artmıştır. Bu şekilde çok geniş bir spektrumdaki işlemlere özgü yöntem ve teknikler geliştikçe, daha kritik ve dokunulamaz hastaların girişimsel tedavileri yapılabilir hale gelmiştir.

Girişimsel radyolojideki işlemler; görüntüleme kılavuzluğunda cerrahiye göre çok daha az invaziv yöntemler kullanarak, tedaviyi yönlendirir. Genellikle bu işlemler hastalar için daha kolaydır. Çünkü geniş kesiler yoktur, daha az ağrı, risk ve daha kısa iyileşme zamanı ile işlemler tamamlanır.

Girişimsel radyologlar önceden elde edilmiş görüntüler üzerinde gerçekleştireceği işlemi planlar. Daha sonra kateterleri (birkaç milimetre kalınlığındaki plastik tüpler) damarlardan veya perkütan olarak (ciltten girilerek), görüntüleme kılavuzluğunda (Dijital Substraksiyon Anjiografi, Floroskopi, Ultrason, Bilgisayarlı Tomografi) yönlendirirler. Bu işlemler lokal veya gereğinde genel anestezi altında gerçekleştirilir.

Girişimsel radyolojik işlemler vasküler (damarla ilgili) ve nonvasküler (damar dışı organlarla ilgili) olarak iki büyük gruba ayrılır.

Vasküler (damarla ilgili) girişimsel radyolojik işlemlerin en sık yapılanı tanısal klasik anjiografidir (kalp hariç diğer tüm organlar).

Anjiografi; Tanı koymak amacıyla kullanılabildiği gibi asıl önemli olan kısmı anjiyografik teknikleri kullanarak yapılan tedavi edici işlemlerdir. Bunlar genel olarak daralmış damarların açılmasını (Balon anjioplasti (PTA) ve Stentleme) veya hastalıklı damarların kapatılmasını (Embolizasyon) içerir. Ancak bunların dışında da, yine damar içinden yapılan, değişik tedavi edici işlemler uygulanmaktadır.

Balon anjioplasti (PTA) ve Stentleme işlemleri, tıkalı veya daralmış atardamar yada toplar damar hastalıklarında hastalıklı damar lümeninin damar içerisinden yapılan balon kateterler veya stent (metalik kafesler) ile ilerletilmesiyle açılması işlemidir. Kalp damarları dışındaki bütün damarların bu tip tedavileri Girişimsel Radyoloji hekimlerince gerçekleştirilir. Bunlar böbrek ve diğer iç organlar, kola veya bacağa giden damarlar ve beyin damarları olarak sınıflandırılabilir.

Embolizasyon işlemleri anevrizma (damar genişlemesi), arteriovenöz malformasyon (anormal damar yumağı), tümör veya kanama odağının damar içi ve ciltten kapatılması işlemidir. Bunlar içinde en kritik olanları beyin damarlarında yapılan işlemlerdir. Eskiden beyin ameliyatlarıyla tedavi edilen beyin damar hastalıkları, artık kapalı yöntemle damar içerisinden özel üretilen malzemelerle Girişimsel Radyoloji hekimlerince tedavi edilmektedir.

Bir diğer özel embolizasyon işlemi “Kemoembolizasyon”dur. Bunda kanserin bulunduğu organa damar yolu ile direkt kanser ilacı ve damarı tıkayan ilaç verilir. Genellikle karaciğer tümörlerine uygulanır.

Kalpten çıkan ve bacaklara giden aort damarının ölümcül olabilen genişlemelerine aort anevrizması denmektedir. Bu hastalıklar eskiden bütün karın açılarak yapılan ameliyatlarla tedavi edilmekteydiler. Ancak artık günümüzde Girişimsel radyoloji hekimleri sadece kasık ya da koltuk altı damarından girerek özel kaplamalı stentler ile bu tip hastalıklı damar genişlemelerini tedavi etmektedirler. Bu operasyonlar bazı durumlarda kalp damar cerrahları ile ekip olarak gerçekleştirilebilmektedir.

Yrd. Doç. Dr. Arslan açıklamalarına şöyle devam etti ;

Bacak Varislerinin tedavisi;  Bacaklarda varise neden olan hastalıklı toplar damarlar, ultrason eşliğinde görüntülenip lazer ile yakılarak tedavi edilebilmeye başlanmıştır. Bu sayede hastalar ameliyat olmaktan kurtulmakta ve hastaneye yatmadan günübirlik tedavilerle sorunlarından kurtulmaktadır.

Diyaliz amacıyla geçici ya da kalıcı diyaliz kateterlerinin yerleştirilmesi, diyaliz fistüllerinin darlık veya tıkanıklıklarının tedavisi yapılabilir. Ayrıca çeşitli amaçlarla gerekli olan (kemoterapi uygulaması, damardan beslenme ihtiyacı, damardan uzun süreli ilaç uygulaması, kemik iliği/kök hücre nakli vb) merkezi toplar damar kateterleri ya da venöz portlarının yerleştirilmesi görüntüleme eşliğinde yapılabilir.

Yabancı cisim çıkarılması: Damar içerisine yerleştirilirken ya da yerleştirildikten sonra, olması hedeflenen alandan daha başka yere doğru ilerleyen bazı cisimlerin (pekçoğu tıbbı malzeme olmak kaydıyla), damar içerisinde çeşitli kementler yardımıyla yakalanarak vücut dışına çıkarılması işlemleridir. Çoğunlukla venöz portların ya da çeşitli kateterlerin kopması ya da kırılması sonucu ya da bazı endovasküler malzemelerin (stent, balon, mikrosarmal vb) yer değiştirmesi sonucu görülür. Genellikle bu işlemlerin alternatifleri oldukça büyük ve riskli cerrahi işlemlerdir.

Kronik pelvik ağrı ya da varikosel tedavileri: Karnın alt bölgesindeki (pelvis) toplardamarların genişlemesi sonucu üreme veya cinsel fonksiyonlarda oluşan çeşitli bozukluklar, bu toplardamarlar içerisine girilerek yapılan embolizasyon işlemleri sonucunda iyileştirilebilmektedir.

Venöz örnekleme: Endokrin sisteme ait organlarda (böbrek üstü bezi, pankreas, hipofiz vb), yeri görüntüleme yöntemleri ile net olarak belirlenemeyen ve hormon salgılayan tümörlerin yerini belirlemek amacıyla, hormonun salgılandığı toplardamarlar içerisinden kan örnekleri alınması işlemleridir

Girişimsel radyolojik işlemlerin ikinci ana grubu ve nonvasküler (damar dışı organlarla ilgili) işlemlerdir. Tanı koyma amaçlı yapılan nonvasküler girişimsel radyolojik işlemler, görüntüleme yöntemleri eşliğinde gerçekleştirilen biyopsi uygulamalarıdır.

Biyopsiler; prostat, karaciğer, pankreas, akciğer, böbrek gibi organlardan veya bunların dışındaki tümöral oluşumlardan ultrason veya tomografi gibi görüntüleme yöntemleri yardımıyla parça alınması işlemidir. Parçalar uzun bir iğnenin istenen dokuya yerleştirilmesiyle alınır. Biyopsi alınması birçok hastalıkta kesin tanıya ulaşılabilmesi amacıyla gerçekleştirilen ve bu nedenle de tedaviyi yönlendirmede büyük öneme haiz işlemlerdir.

Tedavi edici nonvasküler (damar dışı organlarla ilgili) girişimsel radyolojik uygulamalar, değişik anatomik bölgelere ve hastalıklara göre çok çeşitli olup, abse/kist tedavileri gibi sıvı drenajlarını, böbrek veya safra kanallarına yönelik katater girişimlerini, radyofrekans veya mikrodalga ablasyon gibi tümör yakma işlemlerini içermektedir.

Abse veya kist gibi hastalıklı sıvı toplanmaları görüntüleme eşliğinde özel iğneler ile cilt geçilerek ve buralara kateter yerleştirerek boşaltılıp tedavi edilebilirler. Bu yöntemle böbrek kistleri, kist hidatik gibi bir zamanlar ancak cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilen hastalıklar, kolaylıkla ortadan kaldırılabilir.

Tümörlerde tedavi amaçlı radyofrekans veya mikrodalga enerjileri bir iğne ile hastalıklı bölgeye, görüntüleme eşliğinde iletilerek yüksek ısı oluşturulmakta, bir diğer ifade ile tümör yakılarak ortadan kaldırılmaktadır. Bu yöntem özellikle karaciğer tümörlerinin tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır. Bununla birlikte potansiyel olarak birçok tümörde kullanılabilecek bir yöntemdir.

            Yrd. Doç. Dr. Arslan erken tanının önemini belirterek hastalarımızı bir çok ameliyattan kurtulabilmeleri için hastanemizin Girişimsel Radyoloji bölümüne başvurmaları konusunu vurguladı.