Ana Sayfa / Birimler / Göğüs Hastalıkları

Göğüs Hastalıkları

 

 

Poliklinik: Poliklinik hastalarımız iki ayrı poliklinik odasında, asistan doktorlarımız tarafından değerlendirilmektedir. Öğretim üyeleri haftalık değişimlerle poliklinik danışmanlığı yapmaktadır. Her gün başvuran hastaların poliklinik görevini sürdüren araştırma görevlisi ve sorumlu öğretim üyesinin birlikte değerlendirilmesi şeklinde yürütülmektedir.

Astım, KOAH, Uyku Hastalıkları, Akciğer Kanseri, İnterstisyel Akciğer Hastalıkları poliklinikleri: Öğretim üyelerimizin ilgi alanlarıyla ilişkili olarak, poliklinik danışmanlığından ayrı bir düzenlemeyle yan dal polikliniklerimizdeki hastalar sorumlu öğretim üyesi tarafından görülmektedir.

Göğüs Hastalıkları Anabilim dalı olarak Denizli Halkı'na en üst düzeyde hizmet verebilmek amacıyla özel hastalıklara yönelik poliklinikler yapmaktayız.Bu hastalıkların en temel özelliği kronik hastalıklar olmasıdır. Yani yıllar boyu hastalarımız belli aralarla bu polikliniklere müracaat etmekte; hem hastalık süreci daha yakından takip edilmekte hem de yıllar içerisinde gerek bu hastalıklara ek olarak ortaya çıkan sorunlar; gerekse hastanın diğer sağlık sorunları yakın takip altına alınarak bunlara anında çözüm üretilebilmektedir. Böylece hastalarımız daha yakın takibe alınmakta; hastalara dünya standartlarında hizmet verilebilmektedir.

Özel dal polikliniklerimiz randevulu olarak çalışmaktadır. Bu polikliniklere randevu alabilmek için öncelikle her gün hizmet veren göğüs hastalıkları polikliniklerimize başvurmak ve burada tanı konulduktan sonra hekimin ilgili dal polikliniğine hastayı yönlendirmesi gerekmektedir.

Astım Polikliniği: Hastalarımıza normal poliklinikte hizmet verilmektedir.

KOAH polikliniği:  Hastalarımıza normal poliklinikte hizmet verilmektedir.

Uyku Hastalıkları polikliniği: Her hafta Perşembe günü saat 10.00-13.00 arasında Pamukkale Üniversitesi Kınıklı Kampusü Eğitim ve Araştırma Hastanesi Poliklinik Binası 1. katında Prof. Dr. Sibel Pekcan ve Prof. Dr. Neşe Dursunoğlu´nun sorumluluğunda hizmet vermektedir.

Akciğer Kanseri polikliniği: Pamukkale Üniversitesi Kınıklı Kampusü Eğitim ve Araştırma Hastanesi Poliklinik Binası 1. katında Prof. Dr. Sevin Başer'in sorumluluğunda hizmet vermektedir.

İnterstisyel Akciğer Hastalıkları polikliniği: Pamukkale Üniversitesi Kınıklı Kampusü Eğitim ve Araştırma Hastanesi Poliklinik Binası 1. katında Prof. Dr. Göksel Altınışık Ergur'un sorumluluğunda hizmet vermektedir.

Yatan hasta servisi: Bölümümüzde yataklı servisimizde yatarak tetkik ve tedavi gerektiğine, polikliniğimizden ya da acil servisten karar verilmiş olan hastalarımız servisimize devralınmakta ve gerekli incelemeleri, tedavileri burada yürütülmektedir. Servisimizde sabah 9:00-11:00 saatleri arasında ve öğleden sonra da 15:00-17:00 saatleri arasında düzenli yatak başı hasta değerlendirmesi yapılmaktadır. Bu sırada o haftanın servis sorumlusu olan öğretim üyesi tarafından Göğüs Hastalıkları servis hastaları ve diğer bölümlerden istenen konsültasyon hastaları görülmektedir. Konsültasyon sırasında Göğüs Hastalıkları açısından tedavi tetkik planlanan hastalar, servisimize devredilmemiş de olsalar günlük vizitler içinde mutlaka izlenmektedirler.

Göğüs Hastalıkları yataklı servisimiz, Plaza Binası 5. katta yer almaktadır.

 

 

Solunum fonksiyon testi: Poliklinik, servis ya da konsültasyon istenmesi üzerine tarafımızdan görülmüş hastalardan solunum fonksiyonlarının değerlendirilmesi uygun görülenlere test (basit solunum fonksiyon testi ya da bronş provakasyon testi), teknisyenimiz tarafından yapılmakta, yorumlanması açısından teknisyenimize doktorlarımız tarafından danışmanlık yapılmaktadır.

İleri bir inceleme olan Karbonmonoksit difüzyon testi ve akciğer volümleri ölçüm cihazı henüz bölümümüzde bulunmamakta ancak alım işlemleri son aşamaya yaklaşmıştır.Test odamız poliklinikler binasında, 1. katta bulunmaktadır.

Son 30-40 yıldır bilim ve teknolojideki gelişmeler, klinik tanı ve tedavi uygulamalarını da büyük oranda etkilemiştir. Günümüzde akciğer hastalıklarının tanı, tedavi ve izlenmesinde, klinik muayene ve akciğer grafisinden sonra solunum fonksiyon testleri de temel inceleme yöntemlerinden biri haline gelmiştir. Bu testler ile akciğer fonksiyonlarını nesnel ve nicel olarak değerlendirmek mümkün olabilmektedir.

Solunum Fonksiyon Testlerinin (Spirometrik) Yapılma Nedenleri :

TANI :

  • Semptomların değerlendirilmesi
  • Hastalığın etkilerini değerlendirme
  • Yüksek riskli bireylerin taranması
  • Preoperatif tayin
  • Sakatlık/Maluliyet değerlendirilmesi

İZLEM :

  • Tedaviye yanıt
  • Hastalığın seyrini izleme
  • Mesleki, çevresel, ilaçla karşılaşmanın toksik etkilerini değerlendirme.

Solunum Fonksiyon Testleri ile Yanıtlanan Sorular :

  1. Akciğerlerde hangi tip anormallik bulunmaktadır?
  2. Birden fazla anormallik bir arada bulunmakta mıdır?
  3. Anormalliğin şiddeti hangi boyuttadır?
  4. Anormallik düzeltilebilir (reversibil) özellikte midir?

Hangi Durumlarda Solunum Fonksiyon Testi Yapılır?

  1. Nefes darlığı, hışıltılı solunum, öksürük varlığında
  2. Muayene bulguları ve akciğer grafisine göre kuşkulanılan tanıyı desteklemek amacıyla
  3. Göğüse ait doğumsal ya da sonradan gelişen şekil bozuklularının solunuma etkisini araştırmak amacıyla
  4. Teşhis edilmiş KOAH, astım, kalp yetersizliği ve solunum kaslarını tutan hastalıklarının seyrinin ve tedavinin izlenmesi amacıyla
  5. Solunum hastalığı nedeniyle maluliyet değerlendirmesi yapmak amacıyla
  6. Akciğer hastalığı yönünden risk taşıyan kişi ve grupların taranması (Örneğin; sigara içenler, maden ocaklarında çalışanlar, çalıştığı ortamda zararlı gaz soluyan işçiler) amacıyla  
  7. Genel anestezi ve ameliyata bağlı solunumsal komplikasyon risklerinin önceden belirlenmesi ve riskli hastalarda ameliyat öncesi dönemde gerekli olan tedbirleri alınmasını sağlamak amacıyla, solunum fonksiyon testleri yapılmaktadır.

SFT YAPTIRACAK HASTALARIN:

  • -1 saat öncesinden sigara içmemeleri,
  • -4 saat öncesinden alkol almamaları,
  • -30 dakika öncesinden aşırı egzersizden kaçınmaları,
  • -2 saat öncesinden ağır yemek yememeleri,
  • -Rahat kıyafet giymeleri gerekmektedir.

Bronş provakasyon testi, öykü ile astım düşünülen, ancak solunum fonksiyon testlerinde hava yolu darlığı gösterilemeyen olgularda laboratuvar ortamında havayolu aşırı duyarlılığını saptamak amacıyla uygulanan testtir.

Alerji deri testi:Teknisyenimiz tarafından yapılan alerji deri testlerinin yorumlanması açısından danışmanlık yapılmaktadır.

Test odamız poliklinikler binasında, 1. kattaki solunum fonksiyon testi ile aynı mekandadır.

En sık uygulanan alerji testidir.Hastaya ağrı veya acı vermeyen, kısa sürede neticelenen bir testtir. Alerjik rinit (saman nezlesi), alerjik astım, ürtiker ( kurdeşen ya da dabaz ), gıda alerjisi, arı alerjisi gibi hastalıklarda uygulanır.

Bazı ilaçlar testin hatalı sonuçlar vermesine neden olur :

  • Antihistaminler yani alerji tedavisinde kullanılan ilaçlar
  • Gribal enfeksiyonların tedavisinde kullanılan ilaçlar
  • Mide hastalıklarının tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar
  • Depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar

TEST YAPILACAK KİŞİNİN, DOKTORUNA DANIŞARAK TESTİN ÖNCESİNDE ALLERJİ İLACI KULLANMAMIŞ OLMALIDIR.

Test bölümümüzde randevuya gerek olmadan yapılmaktadır ve sonuçlar testin bitiminde verilmektedir. Bölümümüzde günde 20-25 hastaya bu testler uygulanmaktadır .

Tüberkülin deri testi (PPD testi): PPD solüsyonunun deri içine uygulanması şeklinde yapılmakta ve 48-72 saat sonra testin sonucu, test bölgesinde gelişen sertliğin ölçülmesi şeklinde tarafımızdan yapılmaktadır.

Arter kan gazı alınması (radial veya femoral arterden): Poliklinik hastalarımıza ya da yatan hastalarımıza uygulanabilen bir arter girişimidir. Biyokimya laboratuarında değerlendirilir.

Torasentez (plevral aralıktan ponksiyon ile sıvı alınması):Poliklinik hastalarımıza ya da yatan hastalarımıza uygulanabilen bir girişimdir. Tanısal amaçlı olabildiği gibi plevral drenaj olarak da uygulanabilmektedir. Alınan örnekler, biyokimya, hematoloji, patoloji ve mikrobiyoloji bölümlerine gönderilmektedir.

Parietal plevra biyopsisi (Kör plevra biyopsisi): Lokal anestezi altında gerçekleştirilen bu girişim servis ya da poliklinik hastalarında ayaktan uygulanabilmektedir. Ayrı bir işlem odasına gereksinim duymakla birlikte böyle bir odamız bulunmamaktadır. Biyopsi setimiz bulunmaktadır. Alınan örnekler patoloji ve mikrobiyoloji bölümlerine gönderilmektedir.

Medikal torakoskopi: Bölümümüzde uygulanmasına başlanan bu girişim, akciğer zarının (göğüs duvarını kaplayan dış zar) görülerek biyopsisi için uygulanan bir yöntemdir. Lokal anestezi ile yapılabilmesi ve genel anestezi (narkoz) gerektirmemesi nedeniyle ameliyat yöntemine üstünlük taşımaktadır. Bu yöntem ile biyopsi alınmasına uygunluk açısından ön değerlendirmeden geçmiş hastalarımızda, akciğer zarları arasında sıvı birikiminin nedenine yönelik araştırma, biyopsi yapılacak yerin görülmesi ile biyopsiler alınacağından tanı şansını çok artırmakta, bazı durumlarda tedavi girişimi de aynı seansta yapılabilmektedir. Bu işlem, Denizli ilimizde yalnızca Üniversite Hastanemizde gerçekleştirilmektedir.

Noninvaziv mekanik ventilasyon uygulaması: Göğüs hastalıklarında yatan ya da nadiren acil serviste ilk tedavisinin hemen başlanması gereken hastalarda noninvaziv mekanik ventilatörlerimiz servis sorumlusu öğretim üyesi eşliğinde uygulanmakta ve bu hastaların sık aralarla tedaviye yanıt açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Bir tür Göğüs Hastalıkları Ara Yoğun Bakım" olarak adlandırılabilecek bu uygulamalar servisimizde yürütülmektedir.

Hafta içi gece periyodunda ve hafta sonları servisimizde bir nöbetçi doktor bulunmaktadır. Yine o haftanın servis sorumlusu olan öğretim üyesi de danışmanlık yapmaktadır.

Bronkoskopi: Bronkoskopi işlemleri o haftanın servis sorumlusu öğretim üyesi ve bronkoskopi ünitemizde o dönemde görev yapan asistanımız tarafından yürütülmektedir. İşlem, Poliklinikler Binası, 1.katta, bronkoskopi ünitesinde yapılmaktadır.

Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalımızda gerçekleştirdiğimiz bir tıbbi girişimdir.

Adı geçen işlem "Bronkoskopi" olarak adlandırılmakta ve fiberoptik bir teknolojiye sahip bükülebilir bir bronkoskop ile havayollarını uç kesimlerine yakın sınıra dek görerek incelemek ve buralardan biyopsi alınarak ya da yıkama yolu ile elde edilen örneklerin değerlendirilmesi aracılığıyla pek çok hastalığın ayırıcı tanısını yapmak için kullanılmaktadır. Gelişen tekniklerle kapsamı çok genişlemiş ve kullanılabilirliği artmıştır. Akciğer kanserinden mesleksel akciğer hastalıklarına dek çok geniş bir yelpazede kullanım alanı bulmaktadır.

Bölümümüzde görevli öğretim üyeleri olarak bu girişim ve incelikli teknikleri alanında yetkinleşmiş durumdayız ve geleceğin göğüs hastalıkları uzmanlarına da eğitimini vermekteyiz.

Bronkoskopi akciğerlerin içindeki hava yollarının küçük ve bükülebilir bir tüp aracılığıyla doğrudan görülmesi için yapılmaktadır. Bir çok akciğer hastalığında çok yararlı bilgiler sağlar. Ayaktan hastalarda güvenle uygulanabilmektedir. Hastalar iyi seçildiğinde risk de en aza iner.

Göğüs hastalıkları bölümümüzde hergün yapılmaktadır.

Bronkoskopi yapılması kararı, Göğüs Hastalıkları doktorlarınca poliklinikte tetkik edilen ya da servislerde yatan hastalar için verilir. Uygun ön tetkiklerden sonra belirlenen randevu gününde hastamız, 4-6 saat hiçbir şey yiyip içmeksizin, akciğer filmleri ve bilgisayarlı tomografileri ile birlikte, kendisine yardımcı olabilecek bir yakını eşliğinde bronkoskopi birimimize gelir.

İşlem genel anestezi uygulanmasını gerektirmemektedir. Hastamızın rahatı için hafif bir sakinleştirici damar yoluyla verilerek yapılır. Bronkoskop adı verilen ince, esnek tüpün geçeceği bölümler olarak burun deliklerinin, boğazın uyuşturulması ile hastamız hem acı hissetmeyecek hem de öğürme refleksinden korunacaktır. Burun deliklerinden birinden ya da ağızdan bronkoskop ile geçilerek ses tellerinin arasından akciğerler içindeki hava yollarına doğrudan görülerek girilir. Genel değerlendirmenin ardından gerekli görülürse küçük biyopsiler alınabilir, fırçalama ile örnek elde edilebilir ya da steril sıvı verilip geri alınması ile yıkama yapılabilir. Bazen de hava yollarının en uç kısmından körlemesine akciğer dokusu biyopsisi almak gerekebilir. Bütün bu işlemler, göreceli olarak kısa sürede tamamlanır ve yapılan uygulamaların özelliğine göre 5 ile 30 dakika arasında sürer. Bu sırada hastamız rahatsızlık duymadığı gibi bir çok hastamız sonradan anımsamamaktadır. Bronkoskopun tahrişi ile ortaya çıkabilen öksürükler lokal anestezi maddelerinin içeri verilmesi ile kısa sürede ortadan kaldırılabilir.

Bir çok hastada sorun yaşanmadan tamamlanabilen bu işlem genel olarak güvenlidir. Standart uygulamalarda hastalarımızın ciddi sorunlar yaşama olasılığı çok düşüktür. İşlemden sonra kısa bir süre öksürmekle ağızdan kan gelebilir ve bu durum hızla azalarak kaybolur. Oksijen düzeylerinde bir miktar düşüş olmasına bağlı nefes darlığı gelişebilir, ek oksijen verilmesi ile bu sorunun önüne geçilebilmektedir. Astımlı, kronik bronşitli hastalarımızın işlem öncesi uygun tedaviyi alması gerekebileceğinden bölümümüz doktorlarınca ön değerlendirme yapılmaktadır.

Hava yollarının en uç kısmından akciğer biyopsisinin yapılması durumunda yaşanabilecek sorunlar biraz daha ciddi olabilmektedir. Bu biyopsinin yapılacağı hastalar önceden iyice incelenmekte ve mutlaka riskler hakkında bilgilendirilmektedir. Genellikle karar işlem öncesinde verilerek hastamızın onayı alınmaktadır. Olası sorunlar şu şekildedir: Hava yolları içine kanama-genellikle başarı ile durdurulabilecek düzeylerdedir-, akciğer dışını saran iki yapraklı zarların arasına hava kaçışı olması (pnömotoraks)-havayolundan akciğer biyopsisi yapılan hastaların %5'inde görülürken genellikle izlemde kaybolacak kadar az miktarda hava kaçışı sözkonusu olsa da bazen göğüs duvarından ince bir tüp takılması ile tedavi edilmesi gerekebilir; bu durumda birkaç gün hastane yatış gerekir-, ölüm riski çok düşüktür-binde ya da beş binde bir hastada görüldüğü bildirilmektedir.

Ağrı kesici, aspirin ve kan sulandırıcı ilaçlar alan hastalarımız bu durumlarını mutlaka işlem öncesi doktorlarına bildirmelidirler. Bazen 5-7 gün ya da 2-3 gün önce ilacın bırakılması gerekebilir.

İşlem sırasında sakinleştirici ilaç uygulanacağından ilk 24 saatte hastamızın araç kullanmaması gerekmektedir. Genellikle bronkoskopi yapıldıktan 1 saat sonra hastalarımızı evlerine gönderebileceğimiz için bir hasta yakınının eşliği istenmektedir. Aynı zamanda bronkoskopi ile alınan örneklerin uygun laboratuar bölümlerine götürülmesinde yardımları gerekebilmektedir.

Hastalarımız işlemden 2 saat sonrasına dek hiçbir şey yiyip içmeyeceklerdir.

İşlemden 12 saat sonra hastalarımız hafif bir boğaz ağrısı hissedebilmekte, öksürmekle çok azalmış miktarda kan çıkarabilmekte, ateş yüksekliği olabilmektedir. Ateş yüksekliği 24 saati aşarsa mutlaka doktora haber verilmelidir.

Bronkoskopi ile alınan örneklerin değerlendirilmesi ilgili laboratuarın özelliğine göre değişmekle birlikte 3-4 gün, bazen 1 hafta sürebilmektedir. Sonuçların alınmasından sonra hastamızın bronkoskopi kararını veren ve ayrıca bronkoskopi ünitesinde görevli doktorlarımıza başvurması ve daha sonra yapılması gerekenleri görüşmesi uygun olacaktır.

Bronkoskopi işlemi öncesi, doktorunuz tarafından yapılacak olanlar size anlatılacak ve aşağıdaki bilgilendirilmiş onam formunu imzalamanız istenecektir.

BRONKOSKOPİ İÇİN BİLGİLENDİRİLMİŞ HASTA ONAM FORMU

Akciğer/havayolları hastalığımın araştırılması için yapılmasının gerekli olduğuna doktorum tarafından karar verilen ve işlemin neden gerekli olduğu, nasıl gerçekleşeceği, biyopsi ya da örnek alma gerekçeleri ve yolları, ortaya çıkabilecek sorunlar hakkında bilgilendirildiğim BRONKOSKOPİ/ BRONKOSKOPİK BİYOPSİLER/ BRONKOALVEOLER LAVAJ işleminin yapılmasına izin verdiğimi gösteren belgedir.

Doktorum bana bronkoskopinin lokal anestezi altında, damardan da yatıştırıcı bir ilaç verilerek yapılacağını, ilgili cihazın burun ya da ağız yoluyla uygulanması ile havayollarımı görerek inceleyeceklerini ve gerektiği durumda biyopsi (parça) alınabileceğini, salgıların toplanabileceğini, yıkama sıvısının elde edilebileceğini anlattı. Bu işlem sırasında kalp hızım ve oksijen düzeyimin izleneceğini, sorun yaşanırsa işlemin sonlandırılacağını belirtti. Biyopsi alınması sırasında ortaya çıkabilecek kanama ya da akciğer zarları içine hava kaçışının düşük olasılık taşıdığı ve gelişmesi halinde de ek girişim (göğüs kafesime tüp takılarak havanın boşaltılması) gerektirebileceğini anlattı.

İşlemi bana açıklayan doktor ile bronkoskopiyi yapacak olan doktorun aynı kişi olmayabileceği konusunda bilgilendirildim.

Elde edilen tetkik sonuçlarının daha sonra çalışma ve eğitim amacıyla kullanılabileceği konusunda bilgilendirildim.

Bu bilgiler ışığında yukarıda adı geçen uygulamaların tamamının yapılmasına hiçbir baskı ya da yönlendirme olmaksızın onay ve izin veriyorum.

Tarih:

Hastanın imzası Bilgilendirmeyi yapan doktorun imzası

AKCİĞER KANSERİ

Torasik onkoloji polikliniğinde, Akciğer ve plevra (akciğer zarı) kanseri tanısı almış hastalarımızın tedavi ve takipleri yapılmaktadır. Akciğer kanseri şu an tüm dünyada en ölümcül kanserdir ve hastaların özenle profesyonelce takip edilmeleri gerekmektedir. Hastalığın erken yakalanması ve erken tedavi bu hastalıkta yüz güldürücü sonuçlar için en önemli faktördür. Akciğer kanserinden şüphelendirilecek şikayetler arasında geçmeyen öksürük, ağızdan kan gelmesi, kilo kaybı, ses kısıklığı ve giderek artan nefes darlığı sayılabilir. Tanıda kullanılan yöntemler; akciğer röntgeni, tomografisi ve bronkoskopidir.

Hastaların kan ve radyolojik tetkikleri, hem onlar kemoterapi ve/veya radyoterapi alırken, hem de tedavileri bittikten sonra yeniden bir nüksün ortaya çıkışını erken saptamak ve tekrar tedaviye başlamak için belli aralıklarla yapılmaktadır. Polikliniğimizde, bu konuda Amerika'da University of Texas MD Anderson Cancer Center'da bir buçuk yıl boyunca Prof Dr Rodolfo Morice ile çalışmış, çeşitli araştırmalara katılmış olan Prof. Dr Sevin Başer ve bir asistan doktorumuz hastalarımıza hizmet vermektedir.

Kanser hastalarının tedavileri ve hastalığın seyri esnasında oluşabilecek nefes darlığı, ateş, öksürük, kanama, ağrı gibi pek çok şikayete yönelik tedavileri düzenlenmektedir. Bu polikliniğimizde sadece akciğer kanseri değil, vücudumuzun diğer bir bölgesindeki (meme, prostat, gırtlak vb) kanserin akciğere metastazı (yayılımı) olduğunda da ortaya çıkabilecek şikayetler için hastalarımıza yardımcı olunmaya çalışılmaktadır.

UYKU HASTALIKLARI

Uyku, vücudumuzun fiziksel ve ruhsal olarak dinlendiği, yenilendiği, yeni bir güne hazırlandığı dönem ve sağlıklı yaşam için vazgeçilmez bir olgudur. Uyku sırasında solunumda patolojik düzeyde meydana gelen değişikliklere uykuda solunum bozuklukları adı verilir. Uykuda oluşan solunum bozuklukları basit horlama, üst solunum yolu direnç sendromu (UARS), obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS), santral uyku apne sendromu (CSAS), overlap sendromu (OVS), obezite hipoventilasyon sendromu (OHS) ve uyku hipoventilasyon sendromudur. Uykuda oluşan solunum bozukluklarının %90-95'i OUAS'a bağlıdır. OUAS'ın klinik tablosu; horlama, tanıklı apne ve gün içi uykululuk halidir. Aşırı horlaması olan, kilolu, orta yaşlı erkeklerde uyku apne sendromu gelişme olasılığı artmaktadır.

Horlama uykuda solunumun bozuk olduğunun önemli bir habercisidir. Daralan hava yolundan nefes almak için organizma aşırı bir güç harcamakta, dar pasajdan geçen hava horlamaya neden olmaktadır. Dünyada horlama oranı %10-30 arasında değişirken ülkemizde yapılan çalışmalarda horlama oranı %26 olarak bulunmuştur. Horlama bazen yan odalardan hatta komşulardan duyulabilecek şiddette olabilir.

Horlamanın kısa aralıklarla kesilmesi ardından derin nefes almaya başlanması gece içinde apnelerin (solunum durmaları) varlığını düşündürmelidir. Ayrıca horlayan 100 kişiden beşinin uykuda nefesinin durduğu bilinmektedir. Bazı hastalarda solunum durmaları gecede 300-400 kez tekrarlamaktadır. Nefes durmaları nedeniyle dokulara yeterli oksijen gidememektedir. Ayrıca nefes durmaları dolayısıyla hastalar gece sık sık uyanmakta, kalitesiz uyku nedeniyle ertesi gün uykulu ve yorgun olmaktadırlar.

Uykuda apneleri olan hastalar iş ve özel hayatlarında uykululuk nedeniyle ciddi problemler yaşayabilmektedirler. Zaman zaman direksiyon başında uyuyan bu hastaların 2-3 kat daha fazla trafik kazalarına neden olma olasılıkları bulunmaktadır.

Dokuların yeterli oksijenasyonunun sağlanamaması başta kalp, beyin ve damar sistemi olmak üzere tüm sistemleri olumsuz etkilemektedir. Kalpte ritm bozuklukları, kalp damar hastalıkları sık görülmekte, hipertansiyon riski artmakta ve hastaların felç olma olasılığı artmaktadır. Uyku apneleri sinir sistemi fonksiyonlarını da bozmaktadır; hastalarda konsantrasyonda güçlük ve unutkanlık ortaya çıkmaktadır. Yine hormonal değişiklikler nedeniyle cinsel isteksizlik oluşabilmektedir.

 

 

Yataklı Servis

Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri

Plaza Binası 5. Kat Kınıklı Kampusü- Kınıklı/DENİZLİ

Tel : 0258 296 6648

 

 

Poliklinik

Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Poliklinik Binası 1. Kat

Kınıklı Kampusü- Kınıklı/DENİZLİ

Tel : 0258 296 5721